Bugün gelecek tasarımcısı Ufuk Tarhan’ın tiwittlerinden biri, geçmişe keyifli bir yolculuk yapmamı sağladı. Ufuk Tarhan geçen sene düzenlenen Eğitimde Yeni Yönelimler Sempozyumu’nda konuşmasını dinlediğim ve o zamandan beri de merakla takip ettiğim fütüristlerden biri. Bugün paylaştığı şey de facebook şirketinin çalışma ortamı. http://www.m-gen.biz/detay.asp?id=1924 Facebook’un yaratıcılarının çalıştığı ortamı görünce aklıma seneler önce çalıştığım SEBİT firması geldi.
SEBİT”e iş görüşmesine gittiğim ilk gün kıyafetimle o kadar ciddi ve resmi kalmıştım ki kendimi çok kötü hissetmiştim. Aynı facebook binasında olduğu gibi insanlar büyük bir solonda kübiklerde çalışıyorlardı ve beline kadar dalgalı saçlı kişinin arkasına dönüp de erkek olduğunu gördüğümde çok şaşırmıştım. İşe girdikten sonra genç bir insan olarak ortama hemen adapte oldum tabi. Yazın şirkete şortla gelebiliyorduk, mesala. Üstelik mesai saati kavramı yoktu. Yalnızca bitirilmesi gereken ve aşkla yapılan işler vardı. Biyolojik saati sabaha ayarlı olanlar sabah gelip, akşam uygun bir saatte işten çıkabiliyor, kimileri ise öğleden sonra şirkete gelip gece çalışmayı tercih ediyorlardı.
Önemli olan üretebilmekti, yaratıcılıktı, bu nedenle saçının başının nasıl olduğu, üzerinde ne olduğu, masanın üzerine hangi objeleri koyduğun, duvara hangi resmi astığın kimsenin umurunda değildi. Facebook’un çalışma ortamına baktığımda bunları hatırladım.
Gerçekten de eğer işiniz yaratıcılığa dayanıyorsa ortamın da o yaratıcılığı tetiklemesi gerekiyor. Üzerinde takım elbise ve kravatla ya da döpiyes ve topuklu ayakkabılarla sağ beynimizi ne kadar serbest bırakabiliriz bilmiyorum. Ben, ortamın kesinlikle çalışanların yaratıcılığını artırdığına inanıyorum.
Aşağıdaki resim SEBİT hatırası. Yine son derece yetenekli bir arkadaşımız tarafından SEBİT’te 1998 yılında çalışanların hepsinin karikatürize edilerek yapılmış bir resmi. Şirketin yaş ortalaması 25 bu arada. Bakalım beni tanıyabilecek misiniz? Resimde Serdar da var elbette. O günlere özlemle…