“İki kaplumbağa çölde bir şapka bulur. Şapkayı denerler, ikisine de yakışmıştır. Ama sadece bir şapka ve iki kaplumbağa vardır. Yapılacak tek şey: Şapkayı çölde bırakmaları ve bulduklarını unutmaları… Ancak kaplumbağalardan birinin kıpırdayan gözleri bize bunun o kadar da kolay olmadığını söyler…”
Jon Klassen, “We Found a Hat”
Dünyada ve Türkiye’de felsefi sorgulamaya giderek artan bir ilgi var. “Çocuklarla Felsefe” pedagojisi kimi zaman kulüp çalışmalarıyla kimi zaman da haftada bir ders saati olmak üzere okulların ders programlarında yavaş yavaş yerini almaya başladı.
İyi haber şu ki bu alanda eğitim alan öğretmen sayısı da her geçen gün artıyor. Eğitim sisteminden beklediğimiz eleştirel düşünme ve yaratıcılığı teşvik etmek için felsefenin muazzam potansiyelini gören eğitimciler, Çocuklarla Felsefe Eğitimleriyle kendi uzmanlık alanlarını da dolaylı olarak dönüştürmelerini sağlayan yepyeni bir pencere açıyorlar önlerinde.
Felsefe denilince genellikle insanların aklına filozofları hayatının işlendiği ya da büyük filozofların söyledikleri sözlerin çözümlendiği bir ders geliyor. Oysa ki Felsefe, felsefi sorular üzerine bir düşünme etkinliğidir.
Felsefi sorgulama yapabilmek için öncelikle sorunun felsefi bir soru olması gerekir. “Mona Lisa neden gülümsüyor?” gibi bir soru, kesinlikle ilgi çekicidir, açık uçludur ama felsefi bir soru değildir.
Felsefi sorular, bilim ve matematik sorularından farklı olarak bir uzmana sorarak, deney yaparak ya da internette arama yaparak cevaplanamaz.
Felsefi sorular, kavramsaldır yani büyük fikirlerle ilgilidir. Tüm insanlar için ortaktır; yani günlük endişeler taşırlar. Birçok farklı görüş ortaya çıkardıkları için tartışılabilirdir ve insanların; kendileri, başkaları, dünya ile ilişkileri hakkında nasıl düşündüklerinin merkezinde yer alırlar.
Felsefi sorular, dikkatli düşünmemizi gerektirir ve bu düşüncenin ürünü bilgeliktir. Nadiren de olsa herkesin üzerinde anlaşabileceği kesin bir cevap biçimindedir.
Bu nedenle felsefe eğitimlerine öncelikli olarak neyin felsefi soru olup olmadığını anlayarak başlamak gerekir. Bu noktada Phil Cam’in geliştirdiği soru matrisi, oldukça yol göstericidir.
Soru matrisini, öğrencilerinizin felsefi olan ve olmayan soruları ayırt etmeleri için kullanabilirsiniz. Öğrencilerin soruların doğru sınıflandırılması konusunda fikir ayrılığa düşmesi muhtemeldir. Bu anlaşmazlıkların da bir öğrenme fırsatı olduğunu unutmayın.
Aynı zamanda P4C adı verilen Çocuklarla Felsefe yaklaşımı, bir soruşturma topluluğu oluşturmaya odaklanır ve açılımı aşağıdaki gibidir:
P Philosophy
4 for
C Children/Communities
Philosophy for Children (Çocuklar için Felsefe)
Philosophy for Communities (Topluluklar için Felsefe)
4C’nin açılımı ise yaratıcı (Creative), kritik (critical thinking), özenli (caring) ve işbirlikçi (collabarative)’dir.
Soruşturma topluluğunda öğrenciler:
- Yaratıcı: Yeni fikirler üretirler, fikirleri yeni yollarla bir araya getirirler ve her şeyi farklı görürler.
- Eleştirel: Fikirleri birbirinden ayırır, onları inceler ve karar verirler.
- Özenli: Tartışmanın bağlamına ve diğer insanlara duyarlılık gösterirler.
- İşbirlikçi: Başkalarına güvenirler. Birbirlerinden öğrenirler ve birbirlerinin öğrenmelerini desteklerler.
Çocuklarla felsefe pedagojisi bu dört alana odaklanmakla birlikte bu pedagoji sayesinde öğrencilerin, bilgi işleme becerileri, akıl yürütme becerileri, sorgulama becerileri ve değerlendirme becerileri de gelişmektedir.
Bu beceriler, düşünme becerileri taksonomilerinin çoğunda yer alan üst düzey düşünme becerilerini içerir. Robert Fisher, bu becerilerin tek başına yeterli olmadığını bunları etkili kılmak için gerekli olan şeyin becerileri bir fark yaratmak için kullanma eğilimi olduğunu söyler. Bunlar, çocuklar için felsefenin teşvik etmeyi amaçladığı bir dizi eğilim ve tutumları içerir. Sürecin biyolojik doğasından türeyen “ilgili”, “işbirlikçi” ve “bağlantılı düşünme”, kişinin kendi düşüncesinin sorumluluğunu almasını, başkalarının düşüncesine açık olmasını sağlar ve böylece soruşturan bir topluluk oluşur.
Soruşturma topluluğunun yapısı:
Matthew Lipman’ın Soruşturan Topluluk metodu ile yürütülen bir P4C oturumu temel olarak 5 adımdan oluşur:
1. Çember:
Yeni bir grupsa buzları kıracak bir ısınma oyunu, heyacanlı bir grup varsa onları sakinleştirecek ve dikkat çekecek bir etkinlik, topluluk kurallarını kısaca hatırlatma vb. etkinliklerle derse başlayabilirsiniz.
Örneğin Jon Klassen’in “Bir Şapka Bulduk” öyküsününü uyaran olarak kullandığınız bir oturumda ısınma olarak öğrencilere “Hiç özel bir şey buldunuz mu? Onu özel kılan neydi? Onunla ne yaptınız?” sorularını sorabilirsiniz. Herkes konuşurken bir şapkayı elden ele dolaştırarak, sadece elinde şapka olan kişinin konuşmasını isteyebilirsiniz.
2. Uyaran:
Bir hikaye, bir nesne, bir film, bir düşünce deneyi olabilir. Uyaran öğrencilerle paylaşılır.
“İki kaplumbağa çölde bir şapka bulur. Şapkayı denerler, ikisine de yakışmıştır. Ama sadece bir şapka ve iki kaplumbağa vardır. Yapılacak tek şey: Şapkayı çölde bırakmaları ve bulduklarını unutmaları… Ancak kaplumbağalardan birinin kıpırdayan gözleri bize bunun o kadar da kolay olmadığını söyler…Bir kaplumbağa onu almak için gizlice kaçtığında, diğeri ikisinin de şapka taktığı bir rüyayı paylaşır. Kaplumbağa, ikisinde de olmamasının bir tanesine sahip olmaktan daha iyi olduğunu fark eder. “
Jon Klassen, “We Found a Hat”
3. Sorular:
Burada iki tane yöntem vardır: Matthew Lipman’ın yönteminde felsefi sorular öğrenciler tarafından oluşturulur ve seçilir. Bu yöntem, hem kolaylaştırıcı hem de öğrenciler için daha fazla ustalık ve ön hazırlık gerektirir.
Peter Worley’in yönteminde ise açık soru ve gizli sorular önceden kolaylaştırıcı tarafından oluşturulur. Özellikle küçük yaş gruplarında başlangıç seviyesinde soruyu kolaylaştırıcının vermesi daha uygundur.
Kolaylaştırıcının soru hazırlaması yöntemi:
Soruşturmaya birkaç tane anlama sorusuyla başlayabilirsiniz:
- Şapkayı ilk kim buldu? (Birlikte bulmuşlar.)
- Uyuyan kaplumbağa neyi hayal etti? (Rüyasında her birinin kendi şapkası vardı.)
- Sonunda şapkaya ne oldu? (Kaplumbağalar bıraktı.)
Anlama sorularının ardından tartışmayı başlatabilmek için aşağıdaki sorulardan birini seçebilirsiniz.
Hikaye Hakkında:
- Kaplumbağaların bulduğu şapka onlara mı aittir?
- Kaplumbağalardan sadece birinin şapkaya sahip olması adil midir?
- Kaplumbağalardan biri şapkayı daha çok isterse almalı mıdır?
- Hikayenin sonunda kaplumbağalar şapkayı bırakır. En iyi çözüm bu mudur?
Bu sorular “açık soru”lardır, tartışmanın başlaması ve fikir ayrılıklarının ortaya çıkması için tetikleyici görevi görürler. Bununla birlikte esas tartışılan, “gizli soru” dediğimiz felsefi sorulardır. Çocuklarla Felsefe dersini tipik bir okuduğunu anlama dersinden ayıran da budur.
Hikayenin Ötesinde:
- Bir şey bulursanız bu sizin mi olur?
- Bir şeyi sizin yapan şey nedir?
- Bir şey birden fazla kişiye ait olabilir mi?
- Kendinize ait bir şeye sahip olmak, onu paylaşmaktan daha mı iyidir?
- Her zaman paylaşmak zorunda mıyız?
- Sahip olmadığınız bir şeyden zevk alabilir misiniz?
- Bir şeyi istemek ve ihtiyaç duymak arasındaki fark nedir?
- Bir kişinin mi yoksa iki kişinin mi hayal kırıklığına uğraması daha iyi?
Öğrencilerin Soru Oluşturması Yöntemi
Eğer felsefeye yeni başlayan bir grupla çalışıyorsanız felsefi soruları felsefi olmayan sorulardan ayırarak felsefi olanları karakterize eden özellikleri açıklığa kavuşturmanız gerekebilir. Burada en başta bahsettiğimiz soru matrisi yol gösterici olacaktır.
Öğrencilerin felsefi soruyu kendilerinin belirlemelerini istemek kolaylaştırıcı için spontan olmayı gerektireceğinden bir miktar zorlayıcıdır. Bununla birlikte deneyim edindikçe ve bir uyaranla ilgili oluşacak sorular ve olası cevaplarla ilgili öngörü kazandıkça soruları öğrencilerin oluşturmasını isteyebilirsiniz.
Eğer soru oluşturma yolunu seçtiyseniz öğrenciler küçük gruplar halinde uyarıcı hakkında ilginç veya kafa karıştırıcı buldukları bir felsefi soru oluştururlar. Her grup sorularını paylaşır ve “Hangi soru felsefi olarak ilginç görünüyor?”, “Hangisi bizi gerçekten düşündürecek?” yaklaşımıyla ele alarak oylama ile üzerine konuşulacak olan soruyu seçebilirsiniz. Genellikle bir uyaranda birden çok kavram ve derinleşecek nokta vardır ve öğrencilerin hangi kavram üzerinden derinleşeceklerini seçmeleri otonomiyi artırır. Örneğin “We Found a Hat” hikayesinde üzerinde durulabilecek sahiplik, adalet, istek ve ihtiyaçlar, paylaşım gibi farklı kavramlar bulunmaktadır.
Şüphesiz, öğrencilerin soruları oluşturmasını istemek daha fazla vakit alan bir yöntemdir. Özellikle uyaran paylaşımı, büyük fikirlerin ortaya çıkması, soru oluşturmak ve üzerinde tartışılacak soruyu seçmek bir ders saatini alır. Böyle bir durumda ancak ikinci derste diyaloğa geçebilirsiniz.
Üzerinde tartışılacak olan soruyu ister siz belirleyin ister öğrenciler seçsin tartışma boyunca odakta kalmak ve konudan uzaklaşıldığını hissettiğiniz anda tekrar konuya demir atmak için seçilen soruyu tahtaya yazmalısınız.
4. Diyalog ve Soruşturma
Çocuklar katkılarını diğerlerinin söylediklerine bağlayarak diyalog kurarlar. Başlangıçta yerleşene kadar “Katılıyorum çünkü….. katılmıyorum çünkü…” gibi cümle başı başlangıçları vermek işe yarar ve bu sonradan öğrencilerde otomatikleşir.
Diyalog esnasında bir kolaylaştırıcı olarak aşağıdaki adımlara dikkat etmenizde yarar var:
- Soruya soruyla karşılık verin: “Sen ne düşünüyorsun?” , “Bu konuda fikri olan var mı?”
- Uygunsuz hissettirmeyin. Yanlış düşündüklerini söylemeyin. Sorularla kendi pozisyonlarını gözden geçirmelerine olanak verin.
- Düşüncenizi kendinize saklayın! Aksi takdirde çocuklar doğru cevap bu derler, fikirlerin çoğulculuğu kaybolur.
- İyi bir rehber gibi orada olun ama varlığınızı hissettirmeyin.
- Birbirlerinin fikirleri üzerine münazara etmelerine izin verin.
- Saygı ortamı oluşturun, korkmadan konuşmalarını sağlayın, birbirlerine saygı duyarak farklı düşünebilsinler.
- Kafanızda tartışmanın gideceği bir yer olabilir/olsun ama bunu zorlayarak yapmayın.
Bu kuralların yanı sıra kolaylaştırıcının diyalog esnasında kullanacağı çok sayıda yararlı teknik ve yöntem bulunmaktadır; ancak bu yazının boyutlarını çok aşacağından bu yöntemlerden başka bir yazıda bahsedeceğim.
5. Değerlendirme
Düşünme hakkında düşünmek, felsefi araştırmanın en önemli parçasıdır ve yaklaşımınız ne olursa olsun buna zaman ayrılmalıdır. Bir konu hakkında ayrıntılı düşünmüş olsak bile nasıl ve neden düşündüğümüzü düşünmeyi ihmal ettiysek o zaman felsefe yapmıyoruz demektir.
Düşüncelerimiz hakkında düşünmek felsefi soruşturmanın merkezinde yer alır. Bu nedenle en son bölümde gruptaki herkesi tartışma üzerine düşünmeye davet edin:
- Bugün ne üzerine konuştuk?
- Herhangi bir sonuca varabildik mi?
- Tartışmamızı biri özetleyebilir mi?
- Başka bir arkadaşından ilginç yeni bir fikir duydun mu?
- Başlangıçtaki fikrini değiştiren var mı?
- Bugün felsefe sırasında iyi yaptığınız bir şey söyleyin.
Dundee Üniversitesi tarafından 2006 yılında yapılan felsefi sorgulamanın etkisi araştırmasında öğrencilerin 6 aylık bir çalışma sonunda bilişsel yeteneklerinde 6 puanlık bir artış olduğu bulunmuştur. Sadece altı aylık bir sürenin ardından öğrenciler tartışmaya katılım düzeylerini yarı yarıya artırdılar, görüşlerini gerekçelerle iki kat daha desteklediler. Buna ek olarak öğretmenler açık uçlu soruları iki katına çıkardılar. Hem öğretmenler hem de öğrenciler iletişim, güven, konsantrasyon, katılım ve sosyal davranışta önemli kazanımlar elde ettiler.
Bununla birlikte felsefi sorgulama, öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmekten daha fazlasıdır. Hem yetişkinler hem de öğrenciler sorguladıkları şeye yatırım yaparlar. Sordukları soruları önemserler ve içtenlikle kendi cevaplarını bulmak isterler. Bu nedenle felsefi soruşturma, katılanların her türden önemli konu hakkında yaşamlarında kişisel anlam bulmalarına yardımcı olur.
Sonuç olarak soruşturan bir topluluğa rehberlik etmek isteyen eğitimcilerin kolaylaştırıcının şapkasınını takması gerekiyor. Sizce de bu şapkayı takmak için çok sayıda nedenimiz yok mu?
Biz bir şapka bulduk ve sanırım bırakmayacağız.
Kaynak:
https://weareive.org/wp-content/uploads/2018/03/Creative-Philosophical-Enquiry.pdf
https://www.thinkingspace.org.uk
Little Thinkers Society, Çocuklarla Felsefe Eğitici Eğitimi ders notları