Blog yazmaya 2008 yılında okulumuzun web sayfasının içinde bir günce oluşturmakla başlamıştım. Öğretmenlerimiz, öğrencilerimizin hatta velilerimizin yazılarından oluşan bir platform hayal ederek çıkmıştık yola. Bir süre öğretmenlerimizden birkaçının ve teşvik ettiğimiz öğrencilerin yazılarıyla güncemiz şenlense de okul güncesinin kişisel bloğuma dönüşmesi tehlikesi baş gösterdiğinden ben de yazılarımı yüklemeyi bıraktım ve sonuçta okul güncemiz bir yıl bile dolmadan kimsenin yazı ya da yorum yüklemediği atıl bir platform oldu. Şimdi geriye dönüp baktığımda o zaman için çok yeni ve iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.
Bu denemeden sonra ilk kişisel bloğum olan www.guneslibirgun.com’u 2010 yılında açtım. O zamandan beri öğretmenlik deneyimlerimi, kendimce doğrularımı, okuduklarımı, aldığım eğitimleri, çıkarımlarımı paylaşmaya devam ediyorum.
Ayhan Aydın, “Eğitim Hikayedir” adlı kitabında eğitimi en çok benimsediğim haliyle şöyle tarif eder:
Eğitim, her şeyden önce empatik, farkındalık, duyarlık, sevecenlik, nezaket, hoş görü, anlayış ve sevgi gibi duygusal dönüşümleri kazandırma amacına dönük örüntülerden oluşmalıdır. Bu bağlamda hikaye insanların içinde yaşadıkları hayata ve kendilerine bakabilecekleri bir aynadır. Gerçekte hikayenin insanoğlunun bütün bilgeliğini, örtülü ya da açık hastalıklarını yansıtan gizemli bir gücü vardır. Bu nedenle eğitim, bir bakıma hikaye anlatma ve anlama sanatıdır.
İşte bu yüzden eğitimle ilgili tüm yazılarım bir hikayeyle başlar.
Aysun Yağcı