Anasayfa / Eğitim / Öğretmen Tükenmişliği Nasıl Tespit Edilir ve Yönetilir?
Öğretmen Tükenmişliği Nasıl Tespit Edilir ve Yönetilir?

Öğretmen Tükenmişliği Nasıl Tespit Edilir ve Yönetilir?

Öğretmenlikte iş yükü her geçen yıl artıyor mu?

Bundan daha fazla çalışamam herhalde diye düşündüğünüz zamanlar oluyor mu?

Bu bir algı mı yoksa gerçeklik payı var mı?

Son zamanlarda “öğretmen tükenmişliği” kavramını sık duymaya başladık. Tükenmişliğin ana nedenini tek bir cümlede özetleyecek olsam “Yüksek beklentiler ve düşük kaynaklar!” derdim. Tükenmişlik düzeyi ve semptomları kişiden kişiye değişse de en çok dile getirilen şikayetleri aşağıdaki başlıklarda ele alabiliriz:

Mesleki Tatminsizlik

  • Öğretmenleri sürekli bir sınav yarışının içinde olmaya zorlama
  • Dersin içeriğiyle ilgili özerklik eksikliği
  • Mesleki gelişimden yararlanamama
  • Çok fazla evrak işi
  • Yetersiz geribildirim
  • Yeni fikirlerin desteklenmemesi
  • Takdir edilmeme
  • Dersleri planlamak ve araştırma yapmak için okulda bölünmeden çalışabilecek zamanların azlığı
  • Heyecansız ve isteksiz çalışma arkadaşlarından oluşan bir okul iklimi

Yetersiz Okul Finansmanı ve Ücretlendirme Politikaları

  • Zaten düşük gelirli bir meslekte öğretmenlerin ceplerinden para harcamak zorunda kalması
  • Geçinebilmek için özel ders vermek zorunda kalmak, buna bağlı olarak artan fiziksel ve zihinsel yorgunluk
  • Okuldaki finansman sıkıntısı yüzünden kaynaklara ulaşamama

Zor Öğrenciler

  • Tanı almış, ilaç kullanan ve bireysel olarak daha çok ilgi gerektiren öğrencilerin sınıf mevcuduna dağılım oranının fazla olması
  • Bu konuda okul rehberlik servisi desteğinin az olması veya hiç olmaması
  • Öğretmenin dersinin yıkıcı öğrenci davranışları yüzünden sürekli olarak kesintiye uğraması ve zaman kaybından dolayı ders planlarının tamamlanamamasının öğretmenin üzerinde yarattığı baskı
  • Özellikle öfke kontrolü sorunu yaşayan öğrencilerden kaynaklanan çatışmaları yönetme ve öğrencileri birbirlerinin negatif eylemlerinden koruma sorumluluğu
  • Zor öğrencilerle ilgili diğer öğrencilerin velilerinden gelen olası şikayetlerin yönetilmesi ve bunu yaparken tüm paydaşları korumaya maksimum özen gösterme…vb.

Zor Veliler

  • Sınırlarınızı ciddi anlamda zorlayan ve sürekli olarak kendi çocuğunun ön plana çıkarılmasını isteyen aşırı talepkar veliler
  • Sınıfınızdaki diğer öğrencilere açıkça zorbalık yapanlar
  • Sürekli verdiğiniz notlara itiraz ederek ekstra not talebinde bulunanlar
  • Çocuğunun doğasından uzak beklentileri olanlar
  • Her şeyi okuldan bekleyip çocuğuyla hiç ilgilenmeyen ve ortaya çıkan olumsuzluklardan tümüyle sizi sorumlu tutanlar
  • Rahatlıkla çözülebilecek küçük problemleri büyüterek son derece uzun e-postalar atarak vaktinizi alanlar
  • Veli whats-app gruplarında ortalığı velveleye vererek grubu dolduruşa getirenler…vb.

Öğretmen tükenmişliğini tespit etmek için birçok farklı envanter bulunmaktadır. Okulunuzda bu envanterleri uygulayabilir ya da tükenmişliğin gözle görünür eğilimleri üzerine kafa yorabilirsiniz. Bu eğilimler, öğretmenlerin ne kadar tükenmiş olduklarını görmenize yardımcı olabilir. 

Kevin Leichtman, “How Burned Out Are You? A Scale For Teachers” adlı makalesinde öğretmelerin tükenmişlik seviyesini belirlemek için dört aşamalı bir çerçeve önermiştir:

Birinci Seviye

Bu aşamada hala öğretme tutkusuna sahipsiniz. Bununla birlikte bu tutku sizi daha çok çalışmaya ve daha çok görev üstlenmeye teşvik eder. Terazinin bu şekilde değişmesi tükenmişlik döngüsünü başlatabilir.

Göstergeleri:

  • Düşük öz yeterlilik duygusu (Yeterince iyi değilim)
  • Olumsuz başa çıkma stratejileri (bağımlılıklar, sağlıksız alışkanlıklar)
  • İş dışında sınırlı tutku veya hobi arayışı

İkinci Seviye

Bu noktada üstlendiğiniz iş yükü yönetilemez bir hale gelir. Daha yüksek bir ücret, daha az ders yükü ve daha az evrak işi gibi beklentileriniz karşılanmadığı gibi sorumluluklarınız ve iş yükünüz her geçen gün artar.

Göstergeleri

  • Yüksek düzeyde stres
  • Evde ve işte çabuk sinirlenmek
  • İşleri okulda bitirememek ve eve iş getirmek zorunda kalmak
  • Arkadaşlara veya aileye zaman kalmaması
  • Öğrenciler için yeterince şey yapmamaktan kaynaklanan suçluluk

Üçüncü Seviye

İyi bir öğretmen olmanın imkansız olduğunu düşünebilirsiniz. Okulda çok fazla görev üstlenmeye ve kendinizi aşırı zorlamaya devam edersiniz, ancak bunun bir fark yaratacağını hissetmezsiniz.

Göstergeleri

  • Kendini okuldaki topluluktan izole etmek
  • Okulda alınan her tür kararın sizi öğretmenlik yapmaktan alıkoyduğunu düşünerek sürekli negatif olmak
  • Yeni uygulamalar ve mesleki gelişim konusunda heyecanını yitirmek

Dördüncü Seviye

Dördüncü düzey, öğretmenlerin okuldan ayrılmaya (başka bir okula transfer olmaya ya da meslek değiştirmeye) ya da daha derine inerek başlangıçtaki öğretme tutkusunu geri kazanmaya karar vermesine yol açan saf hayatta kalma modudur.

Göstergeleri

  • Hafta sonları ve yaz tatilleri de dahil olmak üzere her gün yorgunluk hissi
  • Hastalık günlerindeki artışa bağlı olarak sürekli izin almak zorunda kalmak
  • Kariyer ve kişisel yaşam konusunda iyimserlik eksikliği
  • Alışılmadık derecede sık görülen fiziksel semptomlar (soğuk algınlığı/grip, strese bağlı hastalıklar, hastaneye yatışlar)

Tükenmişliği aşmak için iş hayatı ve özel hayat arasında denge kurmaya çalışmak, önceliklendirme yapmak, okul dışında hobiler edinmek, egzersiz yapmak, psikolojik destek almak, olumlu başa çıkma stratejilerini uygulamak gibi pek çok seçenek olmakla birlikte destekleyici bir okul liderinin varlığı sizi tükenmişlik döngüsünden çıkarabilir.

Başarılı okul liderleri, öğretmen kalitesinin, bir öğrencinin ne kadar iyi öğrendiğini belirleyen en önemli okul temelli değişken olduğunu, öğretmenin mutluluğunun ve mesleki tatmininin öğrencilere direkt yansıdığını bilir. Bunun için öğretmenlerin tükenmişlik seviyelerini anlayarak onları psiko-sosyal açıdan desteklemek ve güçlendirmek bir okul liderinin en önemli önceliği olmalıdır.

Okul Liderleri, Öğretmen Tükenmişliği İle İlgili Neler Yapabilir?

Öğretmenlerle bireysel görüşmeler yapın ve onları dinleyin.

Öğretmenlerle sohbet etmek için illa bir sorun olmasını beklemeyin. Her dönem birer kez öğretmenlerle bireysel görüşmeler yapın ve onlara en az yarım saatinizi ayırın. Bu görüşmelerde “Neler iyi gidiyor?” , “Hangi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?” , “Hangi çözümleri öneriyorsunuz?” ve “Size nasıl destek olabilirim?” sorularını kullanabilirsiniz. Onların gözünden okul yaşantısının nasıl göründüğünü, zorlandıkları hususları can kulağıyla dinleyin. Bu görüşmelere girmeden önce onların iyi yaptıkları şeylerle ilgili küçük anekdotlar hazırlayın. Öğretmenlere “Çok iyi gidiyorsun!” “Harikasın!” demek yerine başarılı oldukları şeyler hakkında somut geribildirimler verin. Geribildirimde somut olmamak, bir yönetici olarak başarı göstergelerinizin olmadığını, başka bir deyişle neye bakacağınızı bilmediğiniz mesajını karşı tarafa iletir ki, bu da öğretmenlerin size olan güvenini sarsar. Öğretmenlerin iyileştirmeye yönelik önerilerini mutlaka not alın ve sonrasında mümkün olan bir iyileştirme ise öğretmene geri dönüş yapın.

Mesleki gelişim ihtiyaçlarını iyi analiz edin, eğitimi farklılaştırın.

“Öğretmenlere iyi ki katılmışım.” dedirtecek bir mesleki gelişim eğitimi sunamıyorsanız, hiç sunmayın. Başarısız bir hizmetiçi eğitime katılmaktansa öğretmenlerin dinlenmesi inanın çok daha iyidir. Bunun yanı sıra okuldaki öğretmenlerin farklı seviyelerde olduğunu göz önünde bulundurarak tüm öğretmenleri aynı eğitimi almaya mecbur etmeyin. Diyelim ki okulunuzda farklılaştırılmış öğretim uyguluyorsunuz. Yeni başlayan öğretmenlerinize bu eğitimi aldırın ama yıllardır bu konuda çok sayıda eğitim almış ve iyi bir uygulayıcı olan öğretmenlerinizi başlangıç seviyesindeki bu eğitime katılmaya zorlamayın. Onlarla mümkünse ileri seviyede bir eğitim aldırın, ya da bırakın ders planlarını geliştirmekle ve zenginleştirmekle meşgul olsunlar. Bir başka yöntem de bu alanda iyi olan öğretmenlerinizi yeni başlayanlara eğitim verme konusunda cesaretlendirmektir.

O yılki okul hedeflerinize hizmet eden hizmetiçi eğitimlere öncelik verin. Seminer programınız boş görünmesin diye eğitim planlamayın. Çok iyi bir planlamayla okulun içindeki uyuyan devleri uyandırabilir ve öğretmen liderler yaratarak yalnızca seminer dönemlerinde değil yıl boyu devam eden sürekli mesleki gelişim döngüsü başlatabilirsiniz.

Hizmetiçi eğitimlere aktif olarak katılın.

Okul yöneticileri genelde dışarıdan bir uzmanla anlaşır ve kendileri eğitim saatinde daha önemli gördükleri idari işlerle meşgul olurlar. Mesleki gelişim saatlerinde kesinlikle randevu vermeyin ve başka bir toplantı planlamayın. Telefonunuzu dahi odanızda bırakarak eğitime aktif olarak katılın.

Diyelim ki okulunuzda kişiselleştirilmiş öğrenmeyi daha aktif hale getirmek istiyorsunuz ve farklılaştırılmış öğretim teknikleri ile ilgili bir eğitim planladınız. Müdür, müdür yardımcıları ve varsa akademik koordinatör olarak eğitimde bulunmazsanız ve eğitim içeriğiyle ilgili kalıcı anlayış geliştiremezseniz, bu hedefin savunuculuğunu yapmanız, öğretmenlerin enerjileri düştüğünde ya da zorlukla karşılaştıklarında devam etmek için onları ikna edecek ve ellerinden tutup ayağa kaldıracak güce sahip olamazsınız. Bilgi sahibi olmazsanız eğitimin etkisini takip edemezsiniz ve geliştirici geribildirimler veremezsiniz.

Bunun yanısıra tüm yöneticileri eğitimde görmek öğretmenlere de iyi gelecek ve koyduğunuz hedefleri ne kadar önemsediğiniz mesajını verecektir.

Bir öğretim yılı için az sayıda hedef belirleyin ve o hedeflere bağlı kalın.

Sene başında üç temel hedef belirleyerek o senenin vizyonunu çizebilirsiniz. Bu, hem odakta kalmanızı sağlayacak hem de hedeflerin takibini kolaylaştıracaktır. Eğitimde yeni bir uygulama ile karşılaştığınızda hemen onu müfredatınıza entegre etmeye çalışmayın. Panikle karar almayın, buna gerçekten ihtiyaç duyulup duyulmadığını sorgulayın. “Derslerinizde bunu, bunu, bunu yapıyordunuz, artık bunu da yapacaksınız!” demeyin. Bu, öğretmen üzerindeki iş yükünün ve stresin artmasına, yapılan işin de göstermelik olmasına yol açar. Yapılması gereken yenilikleri gelecek planlarınıza dahil edin ve öğretmenlerle ortak karar almaya çalışın.

E-posta trafiğini mümkün olduğunca azaltın!

Bilgisayarların ve cep telefonlarının sınıfta aktif olarak kullanılmadığı yıllarda hatırlarsınız sınıfa girdiğimizde dış dünyayla bağlantımızı tamamen keserdik. Bunun, tüm dertleri sınıfın kapısında bırakan meditatif bir etkisi olurdu üzerimizde. Çünkü öğretmenlik yukarıda saydığımız sebeplerden ötürü büyük ölçüde konsantrasyon ve odaklanma isteyen bir iş. Sınıfta dijital araçlar aktif olarak kullanıldığı için ders esnasında veliden ya da okul yöneticisinden gelen bir e-posta öğretmenin dikkatini ister istemez dağıtır ve stresi tetikler. Öğretmenleri ders esnasında whats app’tan ayrı, e-postayla ayrı mesaj bombardımanına tutmayın. Okul dışındaki saatlerde ve hafta sonlarında zorunda olmadıkça da e-posta göndermemeye çalışın. Her hafta aynı saatte kısa bir toplantı rutininiz olsun ve tüm duyurularınızı orada toplu olarak yapmaya çalışın.

Planlama için yeterince zaman ayırın!

Okul içerisinde zümrelerin planlama yapmak ve işbirlikli çalışmak için yeterince zamanları olduğundan emin olun. Ders programlarını buna göre düzenleyin ve ortak boş saatler yaratın. Bu, öğretmenlerin eve daha az iş götürmelerini sağlayacaktır. Çalışma takvimini önceden duyurun ve çok elzem bir şey olmadığı takdirde son dakika plan değiştirmeyin.

İyi bir gözlemci olun!

Bir okulda tükenmişlik yaşayan birkaç öğretmenin varlığı, diğer öğretmenlerin de okula ilişkin algısını olumsuz etkileyen bir dalga etkisi yaratabilir. Bu nedenle tükenmişlik yaşayan öğretmenleri tespit etmek için iyi bir gözlemci olun. Onlara nasıl destek olabileceğinizi sorun ve samimiyetle yardım edin. Mesleğe yeni başlayan öğretmenlere daha deneyimli öğretmenlerden mentör atayın ve okulda destek sistemini aktive etmek konusunda proaktif olun. Sorunların derinleşmesini engelleyin.

Gerçekçi beklentileriniz olsun!

Üst üste gelen birkaç veli şikayetini genelleyerek “Bir hafta içinde tüm velilerinizi telefonla arayın ve hafta sonuna kadar bana rapor edin!” gibi gerçek dışı, zorlayıcı, planda olmayan eylemlerden kaçının. Ya da herkes okuldan sonra kalıp etüt yapacak gibi kararlar almadan önce fayda maliyet analizi yapın. Bu karar, sadece velilerin nabzına göre şerbet vermek için göstermelik bir çözüm mü, gerçekten o 40 dakikalık ekstra zaman akademik başarıda belirgin bir fark yaratacak mı, yoksa öğretmenleri ve öğrencileri yormaktan başka bir işe yaramayacak mı? Düşünün!

Sadeleşin!

Zaman zaman uygulamalarınızı öğretmenlerle değerlendirin ve neyi yapmaya devam etmeniz ve neyi yapmayı bırakmanız gerektiğini sorgulayın. Etkisiz uygulamaları kaldırmaktan çekinmeyin.

Öğretmenlerin okul dışında da bir hayatları olduğunu hesaba katın.

İş ve özel yaşam dengesi bozulmuş iş kolik bir yöneticiyseniz, bu dengeyi kurmak sizin için zor olabilir. Öğretmenlerle empati kurmakta zorlanabilir ve herkesin sizin çalıştığınız gibi çalışmasını bekleyebilirsiniz. Eğer böyle bir durum varsa, önce kendiniz üzerinde çalışın, gerektiğinde koçluk alın.

Gerçek şu ki son zamanlarda öğretmenler arasında büyük bir demoralizasyon söz konusu. Bunda içinde bulunduğumuz ekonomik koşulların etkisi büyük. Kanaatimce öğretmenlerin bireysel dayanıklılık kapasitesine yönelik suçlamada bulunmak yerine onlara kapsamlı bir organizasyonel destek vermek bu zorlu zamanları birlikte aşmak için itici güç oluşturacaktır.

Hakkında Aysun Yağcı

Öğretmenlik deneyimlerimi, kendimce doğrularımı, okuduklarımı, aldığım eğitimleri, çıkarımlarımı paylaşmaya devam ediyorum.

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Scroll To Top