Her sözün sonuçları vardır, her sessizliğin de..
Jean Paul Sartre
İlkokulda sınıf öğretmenimiz bizi küme olarak oturturdu. Buna rağmen bizden tamamen bireysel çalışmamız beklenirdi. Yanımızdakiyle ve karşımızdakiyle konuşmak yasaktı. Bütün iletişimimizi öğretmen üzerinden kurardık.
Ortaokulda, lisede hatta eğitim fakültesinde tek bir gün bile grup çalışması yaptığımızı hatırlamıyorum. Grup çalışmasından tek anladığımız, okul sonrası bir arkadaşla ders çalışmaya çalışmak, kakara kikiriyle geçen birkaç saat sonrasında tek başına çalışmanın daha iyi olduğuna kanaat getirmekten ibaretti.
Öğrenciyken sadece parmak kaldırdığımızda sınıfta görünür oluyorduk, ki kalabalık devlet okullarında çoğu zaman sıra gelmezdi. Doğru cevabı bildiğimiz halde söz almadığımız için pişmanlık duymalarla, cevabı bilemediğimizde görünmez olmaya çalışmalarla geçen öğrenim hayatımızda zamanla biz de doğru cevaplara değer vermeyi öğrendik. Bir gün bile kimse bana “Neden böyle düşünüyorsun?” diye sormamıştı ve okuduğumuz tüm metinlerin yalnızca bir ana fikri vardı.
“Konuşmak” gürültüye eş değerdi. Öğretmen, elindeki sınıf defterini masanın üstüne sertçe vurarak “Konuşmayın!” diye gürlerdi. Bu durum, ortamdaki uğultuyu daha da artırırdı. Bunun sebebi yıllar sonra ortaya çıktı. Tüm bunların sorumlusu “-me, -ma” olumsuzluk ekiydi ve beyin bu komutu “Konuş!” olarak algılıyordu.
Öğretmen olduğumda artık konuşma sırası bana gelmişti ve sanırım bu hakkı ilk çeyrekte ölçüsüzce kullandım. Sınıfta daha az konuşmaya ne zaman karar verdiğimi tam olarak anımsayamasam da başarısızlıkla sonuçlanan bir dizi grup çalışmasından çok şey öğrendim.
Bildiğiniz gibi sınıfa ya da okula yeni bir şey getirmeye çalışmak her zaman sancılıdır. Hem sizin hem diğerlerinin rahatını kaçırır. “Disiplin” adını verdiğimiz perdeyi aralamaya cesaret ettiğimizde Pandora’nın kutusu açılır: Dışlanan ve zorbalığa uğrayan öğrenciler, sınıf içi gruplaşmalar, cinsiyet ayrımcılığı, güvensiz öğrenciler, diğerlerinden rol çalan öğrenciler…vb. Öğrenciler birbirlerinin enselerine baktığında ise tüm bunlardan eser yoktur.
Sınıf içinde olan bitenin dışında, yöneticinin ve diğer öğretmenlerin gözünde dersinizin dışarıdan nasıl algılandığı, “yetişmesi gereken konular meselesi” ve bir günah gibi tutunduğumuz “sınav baskısı”dan bilmem bahsetmeye gerek var mı?
Açığa çıkanları yönetmek için gerekli araçlara sahip olmayan birçok öğretmen bu aşamada “Size bir daha grup çalışması yaptırmayacağım.” diyerek pes eder. Bu cümleyi başlarda ben de çokça kurdum. Neyse ki benden sonra derse girecek olan öğretmen grup oturma düzeni istemiyor diye, günde üç beş defa sıraların yerini değiştirerek geçirdiğim teneffüs saatleri sadece kol kaslarımı güçlendirmedi, sınıftaki konuşmayı yapılandıracak protokolleri araştırıp kullanmayı öğrendikçe konuşmayı, öğrenme için kullanma gücümü de yavaş yavaş geliştirmeye başladım.
2011 yılında katıldığım bir eğitimde sınıfta dilin kullanımına yönelik araştırmalar yapan bilim insanı Neil Mercer’ı ilk kez Kayhan Karlı hocamdan duymuştum. Eğitimden döner dönmez Neil Mercer hakkında yaptığım araştırmalar beni “oracy” kavramına götürdü.
Oracy kavramı, araştırmacı Andrew Wilkinson tarafından 1965 yılında “konuşma ve dinleme” konusuna daha fazla ağırlık kazandırmak için“numeracy” ve “literacy” kavramlarından yola çıkarak üretilmiş.
Aritmetik: Sayıları anlama ve bunlarla çalışma yeteneği
Okuryazarlık: Okuma ve yazma yeteneği
Oracy: Kendini konuşma dilinde ifade etme ve anlama yeteneği
Oracy, ikna edici bir şekilde konuşma, düşünceleri ve fikirleri net bir şekilde ifade etme, başkalarını güçlü bir şekilde dinleme, kendi fikirlerimizi ve anlayışımızı netleştirme, konuşma yoluyla birbirimizi etkileme ve görüşlerimizi özgüven ve alçakgönüllülükle ifade etme yeteneğidir.
David Gurteen
Temelinde, oracy etkili bir şekilde iletişim kurmak demek. Oracy, sözlü ifade yeteneğini geliştirmenin yanı sıra dili, amaçlı tartışma yaratmak ve fikirlerin karmaşık bir şekilde iletilmesi için bir araç olarak kullanmakla ilgili.
Bugün dünyada İngiltere, Kanada, Avustralya başta olmak üzere çok sayıda okul, oracy becerilerini müfredatına yerleştirerek öğrencilerinin hitabet becerisini geliştirmeye çalışıyor.
Oracy’nin iki boyutu vardır: Bunlardan ilki, esas olarak öğretmenin etkileşimli öğretme ve öğrenme sürecini mümkün kılmak için sınıfta konuşmayı etkili bir şekilde kullanması ile ilgilidir. Buna diyalojik öğretim denir. Bu alan sadece dil öğretmenlerinin değil, tüm öğretmenlerin sorumluluk alanıdır. İkincisi öğrencilere sözlü dil becerilerinin açıkça öğretilmesiyle ilgilidir. Buna oracy eğitimi denir.
Neil Mercer’in direktörlüğünü yaptığı Cambridge Üniversitesinde yürütülen araştırmalar sonucunda hitabet becerilerini dört ana kategoriye ayırabileceğimiz önerilmiştir:
- Fiziksel: Bu kategori, konuşmacının ses ve beden dili kullanımıyla ilişkilidir. “Konuşmacının sesi, belirli bir duruma uygun mu?” , “Akıcı konuşuyorlar mı?”, “Ses tonlarını uygun şekilde değiştiriyorlar mı?” , “Yüz yüze konuşmalarda veya topluluk karşısındaki sunumlarda anlamı geliştirmek için jest ve mimikleri uygun şekilde kullanıyorlar mı?
- Dilsel: Bu kategori, konuşmacının sözcük dağarcığı seçiminin yanı sıra konuşmalarının gramer kalitesi ve yapısıyla ilgilidir. Ayrıca konuşmacının anlamı geliştirmek veya açıklığa kavuşturmak için metafor gibi retorik araçları kullanmasını da içerir.
- Bilişsel: Bu kategori, konuşmanın içeriği ve kalitesiyle ilişkilidir. “Konuşmacı, dinleyicinin anlama düzeyini hesaba katıyor mu?” , “Başkalarından bilgi almak için soruları iyi kullanıyor mu?” , “Konuşmayı, akıl yürütmek için kullanıyor mu?” , “Tartışmalarda başkalarının katkılarını dikkate alıyor mu?”
- Sosyal ve Duygusal: Bu kategori, bir konuşmacının sosyal ilişkileri kurmak ve sürdürmek için bir araç olarak dili kullanması ile ilişkilidir. “Sorunları çözmek adına başkalarıyla işbirliği içinde çalışmak için konuşmayı kullanabiliyorlar mı?” , “Başkalarının kimliklerine ve kişisel durumlarına, soru sorma ya da soru yanıtlama biçimlerine duyarlılık gösteriyorlar mı? Başkalarının söylediklerini dikkatle dinleme becerisi gösteriyorlar mı?
Bir sonraki yazıda Oracy bilgi ve beceri çerçevesi hakkında daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz.
Kaynak:
https://www.educ.cam.ac.uk/research/programmes/oracytoolkit/oracyskillsframework/