Bugün sizlerle lise öğrencilerinizle uygulayabileceğiniz bir ders planı paylaşıyorum. Michelle Sowey tarafından hazırlanan ve benim de bazı ilavelerle zenginleştirdiğim bu soruşturma, ahlak felsefesi üzerine konuşmak üzere bize eşsiz bir fırsat sunuyor. İlk olarak ağustos ayında Fide öğretmenleriyle yaptığım çocuklarla felsefe eğitiminde kullandığım bu soruşturma, farklı bakış açılarına izin veren, duygulara hitap eden, çarpıcı bir uyaranla derin tartışmaların fitilini ateşliyor.
Kavramlar: Haklar ve sorumluluklar, hukuk, fedakarlık, tıbbi onam, kurtarıcı, genetik mühendisliği, organ bağışı, ölüm, ötanazi, aile, kardeşlik, çocuk hakları, vücut bütünlüğü, tıbbi özgürleşme
Yaş Grubu: 9-12.sınıf ve yetişkinler
Uyaran: My Sister’s Keeper (Jodi Picoult’un My Sister’s Keeper kitabının yönetmen Nick Cassavetes tarafından uyarlanan filmi)
Küçük bir çocukken Kate’e akut lösemi teşhisi konur. Ailesi, Kate’i kurtarmak için tüp bebek yoluyla başka bir çocuğa hamile kalmayı seçer. Dikkatli bir genetik mühendisliği, ikinci kızları Anna’nın kız kardeşi Kate ile mükemmel bir genetik eşleşme olmasını sağlar. Anna “bağışçı çocuk” olarak dünyaya geldiğini bilmektedir.
Soru: “Dünyaya bu şekilde geldiğini bilsen ne hissedersin?”
Çemberde sırayla herkesin tek bir duygu söylemesi istenir. Söylenen farklı duygular tahtaya bir kelime bulutu şeklinde not alınır, aynı duyguları söyleyenlerin isimleri kelime bulutlarının yanına yazılır.
Hikayenin devamı okunur:
Anna, doğduğundan beri ablasını yaşatmak için kan, kemik iliği ve kök hücre bağışlamak için hastaneye yatar. Kate’in 5 yaşında ölmesi beklenmesine rağmen 16 yaşına gelmiştir ve hala kanserle savaşmaktadır. 13 yaşına giren Anna ise hayatını kız kardeşini kurtarmak için büyük tıbbi prosedürlerle geçirmektedir. Bu durumdan hiç şikayet etmez, çünkü kız kardeşler gerçekten birbirlerini çok sevmektedirler. Ama Kate’in böbrekleri iflas etmek üzeredir ve organ bağışına ihtiyacı vardır.
Soru:
“Siz olsanız böbreğinizi kardeşinize bağışlar mıydınız?”
Bu soru üzerinden öğrenciler ikili eşleştirilir ve düşüncelerini önce birbirleriyle paylaşmaları sağlanır. Çembere döndüklerinde büyük grupla düşüncelerini paylaşmak isteyenlerin paylaşımları dinlenir.
Tüm gruba aşağıdaki soru yöneltilir:
“Sizce Anna böbreklerini bağışlamalı mı?”
Tahta aşağıdaki gibi üç bölüme ayrılır, öğrencilerin kararlarını söylemeleri ve görüşlerini gerekçelendirmeleri istenir. Bu esnada kolaylaştırıcı önemli noktaları tahtaya ilgili bölümün altına not alır. Öğrencilerin görüşlerini birbirlerinin üzerine inşa etmelerini sağlamak için “Arkadaşıma katılıyorum……”, “Arkadaşımın da dediği gibi……” , “…….arkadaşımdan farklı olarak…..” ya da “…….arkadaşımın düşüncesine ek olarak…….” gibi cümle kalıplarınının kullanımı teşvik edilir.
Bağışlamalı çünkü… | Bağışlamamalı çünkü… | Kararsızım… |
Filmin Türkçe fragmanı öğrencilere izlettirilir:
Hikayenin devamı okunur:
Anna, böbreklerinden birini bağışlaması için annesi ve babası tarafından baskı altındadır. Ancak Anna, tekrar tekrar hastaneye gitmeden normal bir yaşam şansı ister ve anne ve babasına dava açması için bir avukat tutarak ailesinin büyük bir şok yaşamasına neden olur. Anna’nın yaşadığı eyaletin kanunlarına göre henüz 13 yaşında olan bir çocuğun yasal vasisi anne ve babasıdır. Çocuk hakkındaki her türlü tıbbi karar anne-babasının istemine tabidir. Anna, ebeveynlerinin isteklerinden kurtulmak anlamına gelen ‘tıbbi özgürleşme talep eder. Tıbbi özgürleşme, tabi tutulabileceği tıbbi prosedürler açısından, ebeveynlerinin bedeni üzerindeki otoritesini ortadan kaldıracaktır.
Tartışma
Ahlaki bir bakış açısından, Anna’nın tıbbi özgürlüğe kavuşması gerektiğini düşünüyor musunuz? Böbreğini bağışlayıp bağışlamayacağını kendi mi seçmeli?
Kate’in sağlıklı olması için Anna’nın bedeninin araç olarak kullanılması etik açıdan doğru mudur?
Öğrenciler evet derse (Anna’yı desteklemek için) | Öğrenciler hayır derse (Kate’i desteklemek için) |
Anna’nın kendi bedenini yönetme hakları, sevdiğini iddia ettiği kız kardeşine karşı olan yükümlülüklerinin önüne mi geçiyor? Anna, Kate’in ölmesine izin vermeye sizce hazır mı? | Anna yaşamak için kendi hayatı olduğunu ve normal bir hayatı hak ettiğini söylüyor. Başka birinin hayatını kurtarmak için ne kadar rahatsızlık ve risk tolere edilmelidir? |
Ahlaki Spektrum Etkinliği:
Öğrenciler dört gruba ayrılır ve her gruba Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları sözleşmesinin ayrı bir maddesi verilir ve her bir madde için aşağıdaki soru üzerine düşünmeleri ve kararlarının spektrumun neresinde olduğunu belirlemeleri istenir:
“Elinizdeki madde, Anna’nın davayı kazanması gerektiği görüşünü destekliyor mu? Yoksa Anna’nın davayı kazanmaması gerektiği görüşünü mü destekliyor? Ortada bir yerde mi?
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin bu oturum için seçilen en alakalı maddelerden dördü:
Madde 2. Hiçbir çocuğa hiçbir şekilde adaletsiz davranılmamalıdır.
Madde 5. Aileniz, haklarınızın korunmasını sağlamakla yükümlüdür.
Madde 24. Mümkün olan en iyi sağlık hizmetini alma hakkınız var.
Madde 36. Her türlü sömürüden (kendisinden yararlanılmaktan) korunma hakkına sahipsiniz.
Öğrenciler, 10 dakika bunun üzerine tartışırlar ve süre bitiminde kararlarının ahlaki spektrumun neresinde olduğunu nedenleriyle birlikte açıklarlar.
Ek tartışma soruları:
- Ailenize karşı sorumluluklarımız nelerdir?
- Ebeveynlerin, çocukların bilgilendirilmiş onayını almadan çocukları için en iyisinin ne olduğuna karar vermeleri uygun mudur?
- Bir çocuğun hangi yaşta kendi bedeni üzerinde kontrol sahibi olmasına izin verilmelidir?
- Bedeninize sahip değilseniz, neye sahipsiniz? Vücudunuzdan daha “sizin” olan bir şey olabilir mi?
- Kanun, vücut parçalarınızın yasal olarak size ait olduğunu kabul edecek şekilde değiştirilmeli mi?
Hikayenin devamı okunur:
Filmin sonunda Kate’in de kendisi ile ilgili tıbbi bir karar verememe sorunu yaşadığını ve Anna’dan ailesine dava açmasını isteyenin de aslında Kate olduğunu öğreniriz. Çünkü Kate artık kendisine yapılan tedavilerin başarısız olduğunu bilmektedir. Tekrar yeni bir ameliyat olmak istememektedir. Aynı zamanda da kardeşi Anna’nın gelecekteki hayatını da önemsemektedir. Tek bir böbrekle yaşamına devam etmesini istememektedir. Ancak anne-babası çocuklarının isteminden farklı olarak Kate’in tekrar ameliyat olmasını, gerekli olan böbreğin Anna’dan alınmasını istemektedir. Bu sorun karşısında çocuklar anne-babalarına karşı dava açarak isteklerini duyurmayı bir çözüm olarak bulurlar. Filmin sonunda mahkeme kararı gelir ve Anna artık bedeni üzerinde tıbbi karar verme hakkına sahiptir.
Değerlendirme:
Anna’dan ailesine dava açmasını isteyenin aslında Kate olduğunu öğrenmek, başlangıçtaki fikirlerinizi değiştirdi mi? Bu konuda fikri değişen var mı?
Kolaylaştırıcıya Not:
Genel olarak film, kurtarıcı kardeşleri kullanmanın etik ikilemini yansıtmak için harika bir fırsat sunuyor. Sorunun çeşitli etik bakış açılarından analizi, ebeveynlerin filmdeki eylemlerinin uygulanan belirli teoriye bağlı olarak hem etik hem de etik dışı olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir. Aşağıda farklı teorilerin bakış açısından durum değerlendirilmiştir. Yetişkinlerle yapılan bir oturumda bu teoriler açısından da konu tartışmaya açılabilir.
Faydacılık: Ahlaki olarak doğru ve yanlış eylemler arasındaki ayrım, başkalarında ortaya çıkan sonuçlara bağlıdır. Bu bakış açısından ideal bir çözüm, dahil olan en fazla sayıda insan için en fazla faydayı sağlayan çözümdür. Filmdeki durum göz önüne alındığında, Kate’e bir kurtarıcı kardeş yaratma kararı, Kate’in ömrünü uzatacağı ve ailesinin kızlarını kaybetmesini engelleyeceği için etik olabilir.
Deontolojik Etik: Eylemin sonuçlarından çok doğasıyla ilgilenir. İlk bakışta organ ve doku bağışı eylemi etik görünmektedir. Ancak filmde Anna’nın organ ve doku bağışına rıza göstermemesi önemlidir ve bu nedenle eylem, bir kişinin organlarını ve hücrelerini rızası olmadan almak olarak tarif edilebilir. Deontolojik etiğe göre, kurtarıcı kardeşlerin organ ve dokularının kullanılması, ancak gönüllü olarak bağış yapabilecek yaşta olduklarında etik olur.
Fedakarlık: Bir kişi için sonuçları ne olursa olsun, diğer insanların refahına katkıda bulunmakla ilgilidir. Filmde incelenen durumda, prosedürler Anna’nın yaşam kalitesini ve sağlığını etkilediği için ebeveynlerin kararı fedakarlık olarak kabul edilmeyecektir.
Egoizm: Filmde, kurtarıcı bir kız kardeş yaratma kararı, en azından kısmen, ebeveynlerin kızlarını kaybetme konusundaki isteksizliğine dayanıyordu. Bu nedenle, ebeveynler, sonuçları ne olursa olsun Kate’in ömrünü uzatmak istedikleri için kendi çıkarlarına göre hareket ettiler. Etik egoizm açısından, kurtarıcı bir kız kardeşin kullanılması ahlaki açıdan doğru bir karardı.
Erdem Etiği: Belirli bir eylemi gerçekleştiren kişinin ahlaki karakteridir. Bu nedenle, bir eylem ancak erdemli bir kişi aynı koşullar altında yaparsa ahlaki olarak doğru kabul edilebilir. Seçilen senaryoda, ebeveynlerin kararı, Kate’i kurtarmaya çalışırken Anna’nın acı çekmesine neden oldukları için akıl ve erdemden ziyade duyguya göre hareket ettikleri için erdem etiği kapsamında ahlaki olarak doğru bir seçime örnek teşkil etmemiştir.
Sosyal Sözleşme Teorisi: İnsanların toplumda yaşamak için uymayı kabul ettikleri ahlaki ve politik davranış kurallarını dikkate alır. Bu teori, insanların sosyal ve yasal normlara göre yaşaması gerektiğini savunur; aksi takdirde toplum işlemezdi. Bu teori, seçilen vakaya özel olarak uygulanmasa da, başka bir varlığın kişisel kazanç için kullanılması, sosyal normlarla çeliştiği için etik dışı kabul edilecektir. Bu nedenle, filmde kurtarıcı bir kız kardeşin kullanılması bu teoriye göre etik değildir.
Doğal Hukuk Teorisi: Bu teoride yaşam hakkı önemlidir ve ahlaki standartlar bir dış otoriteden ziyade insan doğasından türetilir. Bir çocuğun ömrünü uzatma isteği doğal hukuk teorisine uygunken, kurtarıcı kardeşlerin kullanılması, başkalarına zarar vermemek gibi evrensel ahlaki ilkelere aykırı olduğu için etik dışı kabul edilecektir.
Pozitif Hukuk Teorisi: İnsanlar tarafından çıkarılan yasaları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Pozitif hukuk teorisi, ahlak ve yasalar arasında ayrım yapar. Kurtarıcı kardeşlerin kullanılmasının etik olup olmadığı, belirli bir ülkede var olan yasal normlara bağlıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nde kurtarıcı kardeş kavramı yasaldır ve bu nedenle ebeveynlerin eylemleri pozitif hukuk teorisine uygundur.
Etik Rölativizm: Kültürel ahlak normlarına uymaya odaklanır, böylece bir eylemin belirli bir kültürün değerlerine ve inançlarına göre yargılandığını savunur. Amerikan kültüründe kişisel özgürlük ve insan hakları çok değerlidir ve Anna’nın ailedeki konumu Amerikan inançlarıyla çelişmektedir. Dolayısıyla, etik görecelik açısından, ebeveynlerin eylemleri yanlıştır.
Etik Nihilizm: Doğru ya da yanlış eylem diye bir şey yoktur ve ahlaki terimlerle düşünmek hataları kolaylaştırır. Bu bakış açısı, diğer etik teorilerden farklıdır, çünkü doğru ile yanlışı ayırt etmenin mümkün olmadığını öne sürer. Nihilizm açısından, kurtarıcı kardeşlerin kullanılması ahlaki olarak doğru veya yanlış değil, sadece bir kişinin hayatta kalması için gerekli bir eylemdir. Bu nedenle, Sara ve Brian kararları için kesinlikle yargılanmamalıdır.
Kaynaklar:
https://thephilosophyclub.com.au
https://studycorgi.com/ethics-in-my-sisters-keeper-film-by-cassavetes/