21. yüzyılın cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil, öğrenemeyen, unutamayan ve yeniden öğrenemeyenler olacaktır.
Alvin Toffler
Ağustos ayında Fide öğretmenleriyle “Sorgulamaya Dayalı Öğretim ve Anlamaya Dayalı Tasarım Modeli” ile ilgili iki günlük bir atölye yapmıştım. Bu atölyenin büyük fikri “Öğrencilerin öğrendikleri şey hakkında derin düşünmelerini istiyorsak, öğretmen ve yöneticilerin de öğrettikleri şey hakkında derin düşünmeleri gerekir.”di.
Öğretmenler ve müdürler kendi meslekleri hakkında derinlemesine düşünmek için cesaretlendirilmeye ve fırsatlara ihtiyaç duyarlar. Bir önceki yazımda yansıtıcı öğrenci üzerinde durmuştum. Bu yazıda bakalım sizleri de cesaretlendirip yansıtma sürecine davet edebilecek miyim?
Yansıtıcı öğretim, sınıfınızda ne yaptığınıza bir göz atmanız ve bunu neden yaptığınızı düşünmeniz anlamına gelir. Yaptığımız çalışmaları yansıtmanın birçok yolu vardır:
Kendini Videoya Çekmek
Yansıtmanın en çok dile getirilen ve bizim yapmaktan yıllarca kaçındığımız yöntemi, kendimizi ders anlatırken videoya alıp sonra izlemekti sanırım. Uzaktan öğretimde bizi sahne ışıklarının altına öyle bir ittiler ki, heyecanlanacak zaman bile bulamadık. Hepimiz bir anda canlı yayın uzmanı kesildik. Üstelik ilkokul öğrencilerine ders veriyorsanız, anne, baba, anneanne, babaanne gibi bir sürü gizli seyirci de cabası… Bir keresinde çocuklarla felsefe dersinden sonra bir öğrencim, şöyle demişti: “Annemin dişçiye gitmesi gerekti. Bugünkü dersinizi kaçırdığı için çok üzüldü.” Meğerse öğrencimin annesi felsefe öğretmeniymiş. Bunu duyunca heyecanlanmadım diyemem; ama bir süre sonra derse öyle bir odaklanıyorsunuz ki her şeyi unutuyorsunuz. Öğretmenliğin de güzel yanı bu.
Zorunlu bir başlangıç olsa da uzaktan öğretim sürecinde ders kayıtlarımı izlemek, son derece öğretici bir deneyim oldu benim için. Burada cevabı yönlendirmişim, bu noktada soru sorduktan sonra yeterince beklememişim, öğrencinin yaptığı harika açılımı kaçırmışım, bu soruyu zoom odalarında ikili tartıştırsam daha iyi olacakmış, bazı öğrenciler pasif kalmış, şu kelimeyi çok fazla kullanmışım….gibi birçok çıkarım yaptım. Hazır sahne korkumuzu yenmişken kendimizi izlemeye devam…
Blog Yazmak
Öğretiminiz üzerine düşünmenin en çok önerilen diğer yolu da blog yazmak. Blog yazmak, çok zaman alan zahmetli bir iş, hem kimse de okumuyor diyebilirsiniz. Çok az kişinin okuduğu doğru. Örneğin bir yazınızı 100 kişi beğendiyse bunun ancak üçte biri okuduysa şanslısınız demektir. Google analizleri sağ olsun, bütün gerçekleri olduğu gibi yüzünüze vuruyor. Zaten siz de kendiniz için yazıyorsunuz öyle değil mi? Şaka bir yana yazmak, öğretiminiz üzerine derin düşünmenin en iyi yollarından biri. “Eğitimciler Neden Blog Yazmalı” yazımı buradan okuyabilirsiniz. Gördüğünüz gibi okunmak için böyle numaralar yapmak gerekiyor.
Kritik Eşiği Belirlemek
Başarılı öğretmenlerin öğrenci başarısı için yüksek beklentileri vardır.
Birinci aşamada aşağıdaki cümleyi tamamlamak için öğrencilerden beklentilerinizin bir listesini yapın.
“Sınıfımda öğrencilerin……………………..olması gerekir.”
Daha sonra beklentilerinizi öncelik sırasına koyun.
İkinci aşamada öğrencilerinizin sizden beklentilerini listelemelerini isteyin. Onlar da önceliklendirsinler. İki listeyi yan yana koyarak uzaktan bakın. Kişisel beklentileriniz öğrencilerin beklentileriyle ne kadar uyumlu? Öğrencilerin listesinden ne öğrenebilirsiniz?
Öğrencilerin beklentileriyle sizin beklentilerinizin uyuşma oranı aradaki kritik eşiği belirler. Bu kritik eşik aynı zamanda sizin gelişim alanınızdır.
Bir başka çalışma da sınıfınızdan olumlu öğretmen özelliklerinin bir listesini yapmalarını istemektir. Öğrencilerinizin aşağıdaki cümleyi tamamlamalarını isteyin:
“En iyi öğretmenler…………………olanlardır.”
Onların listesinden kendiniz için basit bir kontrol listesi oluşturun. Öğretim yılının farklı noktalarında kendinize bu beklentileri karşılayıp karşılamadığınızı sorun.
Yansıtma Soruları Listesi Kullanmak
Yansıtma soruları, derslerimi ya da öğretmen eğitimlerini planlarken bir tür hatırlatıcı görevi görüyor benim için. Örneğin bir yetişkin eğitimi tasarlıyorsam mutlaka şu iki önermeyi göz önünde bulunduruyorum: “Başkalarını onlar seni eğitecekmiş gibi eğit!” ve “Anlattığın şeyi modelle!” Örneğin, farklılaştırma anlatıyorsam, atölyenin planında da farklılaştırma stratejilerini kullanmalıyım. Çünkü her öğretmenin faklılaştırma konusunda hazır bulunuşluğu birbirinden farklı ya da anlamaya dayalı tasarım modeli anlatıyorsam, atölyeyi de o modele göre tasarlıyorum. Bir arkadaşım yakın zamanda “Düşünme Becerileri” üzerine bir eğitim almıştı. Eğitmen, üç saat boyunca yüz elli slaytı sahnede okumuş. Böylece nasıl düşünülemeyeceğini başarılı bir şekilde modellemiş.
Eğer öğrenciler için bir ders hazırlıyorsam son derece basit ama bir o kadar da işe yarayan hatırlatıcım şu: “7 yaşındaki bir çocuk bunu niye yapsın?” Bu soru, şimdiye kadar etkinlik adı altında yapmayı planladığım pek çok etkisiz uygulamayı en başından elememi sağladı.
Derslerden Sonra Kendimize Sorabileceğimiz Örnek Sorular:
- Derste ne iyi gitti?
- Öğrencilerim derse ne ölçüde katıldılar?
- Bu dersin en zorlayıcı kısmı neydi?
- Öğrenciler sınıf tartışmalarının merkezinde miydi?
- En çok kim konuştu, öğrenciler mi ben mi?
- Ders sırasında öğrencilere eşit ilgi gösterdim mi?
- Bu dersi vermekten mutlu muydum?
- Bu dersi tekrar vermek zorunda olsaydım, neyi farklı yapardım?
Bu sorular çoğaltılabilir. Hemen bu noktada bir önceki yazımda bahsettiğim Peter Pappas’ın öğretmenler için geliştirdiği “yansıtma taksonomisini” paylaşmak istiyorum:
Yansıtma Taksonomisi
Bir öğretmenin az önce öğrettiği bir derse (veya projeye, üniteye, kursa vb.) dönüp baktığını varsayalım:
Bloom’un Hatırlaması: Ne yaptım?
Öğretmen Yansıması:
- Ders neydi?
- Tüm içeriği ele aldım mı?
- Zamanında tamamlandı mı?
- Öğrenciler değerlendirmede nasıl “puan aldı”?
Bloom’un Anlayışı: Yaptığım şeyle ilgili önemli olan neydi? Hedeflerime ulaştım mı?
Öğretmen Düşüncesi:
- Dersin ana bileşenlerini açıklayabilir miyim?
- Önceki/sonraki ünite ile nasıl bağlantı kurduklarını anlıyor muyum?
- Bu ünite müfredatın neresinde yer alıyor?
- Hangi öğretim stratejilerini kullandım?
- En iyi uygulamaları takip edip standartları ele aldım mı?
Bloom’un Uygulaması: Bunu daha önce ne zaman yaptım? Bunu tekrar nerede kullanabilirim?
Öğretmen Düşüncesi:
- Bu ders bir sonraki ders için öğrenmeyi nasıl destekliyor?
- Öğretim yaklaşımını başka bir derse nasıl uyarlayabilirim?
- Bu ders farklı öğrenciler için nasıl değiştirilebilir?
Bloom’un Analizi: Yaptığım şeyde herhangi bir kalıp veya ilişki görüyor muyum?
Öğretmen Düşüncesi:
- Öğrencilerin derse hangi temel bilgi ve becerileri getirdiğini varsaydım?
- Bu ödev için kullandığım öğretim stratejileri doğru muydu?
- Derse nasıl yaklaştığım konusunda herhangi bir kalıp görüyor muyum – örneğin ilerleme hızı, gruplama gibi?
- Öğretme stilimde kalıplar görüyor muyum – örneğin her öğrenci yanıtından sonra yorum yapıyor muyum?
- Kullandığım yaklaşımın sonuçları nelerdi – etkili miydi veya adımları ortadan kaldırabilir veya yeniden düzenleyebilir miydim?
Bloom’un Değerlendirmesi: Ne kadar iyi yaptım? Ne işe yaradı? Neyi iyileştirmem gerekiyor?
Öğretmen Yansıması:
- Ne öğreniyoruz ve bu önemli mi?
- Öğrenci arka plan bilgisi ve becerileri hakkındaki varsayımlarım doğru muydu?
- Dersin herhangi bir unsuru diğer unsurlardan daha etkili miydi? Bazı yönlerin iyileştirilmesi gerekiyor mu?
- Tüm öğrencilerin ihtiyaçları karşılandı mı?
- Öğrenciler hangi ustalık seviyelerine ulaştı?
- Güçlü yönlerim ve iyileştirilmesi gereken alanlarım hakkında ne öğrendim?
- Bir öğretmen olarak nasıl ilerliyorum?
Bloom’un Yaratması: Bundan sonra ne yapmalıyım? Planım/tasarımım nedir?
Öğretmen Düşüncesi: Gelecekte bu dersin en iyi yönlerini nasıl dahil edebilirim?
- İyileştirilmesi gereken alanları düzeltmek için ne gibi değişiklikler yapabilirim?
- Güçlü yönlerimi en iyi şekilde nasıl kullanabilirim?
- Karşılaştığım zorlukları aşmak için hangi adımları atmalıyım veya kaynakları kullanmalıyım?
- Mesleki hedeflerime ulaşmama yardımcı olacak eğitimler veya kişiler var mı?
- Eğitim liderlerimize veya akranlarıma öğrenme ortamımızı iyileştirmeleri için ne gibi önerilerim var?
Sonuç olarak bilinçli bir şekilde yapılan yansıtma, öğretiminizi geliştirmeniz için en iyi uygulamalardan biridir. Kendini yansıtma hem acı verici hem de ödüllendirici bir deneyim olabilir. Bu nedenle kendinize nazik davranın; sadece geliştirmeniz gereken alanlara değil, iyi yaptığınız şeylere de odaklanın.
Aysun Yağcı